23 Aralık 2009 Çarşamba

İki Erbab

Fazla söze hacet yok, Türk Dil Kurumu'nun yayınladığı Türkçe Sözlük'te ve diğer pek çok sözlükte, "Erbab" için verilen karşılık "Usta"dır.

Aşağıda mahlası Erbabi olan iki ustanın dizesi var.

Kendi tanımlamalarıyla biri ozan, diğeri aşık...



PEZEVENK


Dünya ahvâlinden haberi yoktur

Sohbeti din ile açar pezevenk

Komşusu aç iken kendisi toktur

Sanki melek olmuş uçar pezevenk


Karanlık işlerde zıplama ister

Evine granit kaplama ister

Dünya mektebinden diploma ister

İnsanlık dersinden kaçar pezevenk


Herkesin kabına çeşmesi akmaz

Erkek sinekleri hareme sokmaz

Fakir komşusunun yüzüne bakmaz

Selâmsız sabahsız geçer pezevenk


Sanırsın Allah'la akte oturmuş

Cennete giderken macun götürmüş

Hûriler'i dizip işi bitirmiş

Şimdi gılmanları seçer pezevenk


Aydınlığa düşman yobazın dölü

Hû çekerken şişmiş ağzında dili

Erbâbi, ülkede bunlardan dolu

Durmadan zehrini saçar pezevenk


Âşık ERBABİ





İTE KULÜBESİ DAR GELDİ


Gökten tepemize paketten düştü,

Önce anlamadık, sır geldi diye.

Kuştüyü yatakta yatırdık puştu,

Bayram ettik, fırsat bir geldi diye.


Boynunda binlerce şehidin kanı,

Varsa da, güvende olmalı canı.

Gönderdik, denizle kaplı dört yanı,

İmralı en uygun yer geldi diye.


İmralı ağladı, İmralı sustu,

İmralı bağrına taşları bastı.

Tam onbir senedir kadere küstü,

Üzüldü, başıma şer geldi diye.


AB’ye gizlice teminat verdik,

Altına kırmızı halılar serdik,

Yârenlik edecek ahbap gönderdik,

İpneye yalnızlık zor geldi diye.


Artık alnımızdan gitmez bu yara,

Saraylar yaptırdık, harcadık para.

Bir de utanmadan atarlar nâra,

İte kulübesi dar geldi diye.


Komisyon çıkarıp aradık hata,

Cetvelle iyice ölçüldü ada.

Meğerki on santim küçülmüş oda,

Korktuk tepkilerden, gür geldi diye.


Her gece sayımdan geçmesi özel,

Banyosu, yemesi, içmesi özel,

Tuvalete bile sıçması özel,

Kızdılar, kıçından ter geldi diye.


Bu kadar tavizi verirse devlet,

Kuklalar caniye af ister elbet.

DTP’li kahpe ediyor gayret,

Çakal anasından hür geldi diye.


Son kez ERBABİ’nin sözünü tutun;

Açılıma yeni açılım katın.

Yanına Emine Ayna’yı atın,

Sevinsin, koynuma yar geldi diye.


06 / 12 / 2009

OZAN ERBABİ - KAYSERİ

15 Haziran 2009 Pazartesi

Milli Kütüphane’de Başıma Gelenler

Milli Kütüphane’de Başıma Gelenler

Milli Kütüphane’nin çok önemli bir hizmeti var, binlerce kitabı oturduğunuz yerden bilgisayarınızın başında tarayabiliyorsunuz. Bunun dışında da binlerce dergiyi, onbinlerce makaleyi tarayabileceğiniz bir imkân sunulmuş durumda. Bunu düşünenlere, vesile olanlara, bu uğurda emek sarf edenlere ne kadar teşekkür edilse azdır. Her türlü övgüye layık bir hizmet bu.
Böyle bir hizmeti övmemek, böyle bir hizmetten yararlanmamak, akademik çalışmalarda düşünülemez bile, bırakınız akademik çalışmaları herkes bu hizmetten kendisi için yararlı pek çok bilgiye ve belgeye ulaşabilir.
Doğal olarak verilen hizmetin boyutları büyüdükçe, bir takım aksaklıklar da kaçınılmaz oluyor.
Bu yazıda böyle ufak bir aksaklıktan söz etmek istiyorum.

Birkaç haftadır, sürdürmekte olduğum bir çalışmadan dolayı Milli Kütüphanenin sözünü ettiğim bu hizmetinden yararlanıyorum. Muazzam bir özellik, bundan yıllar önce üniversitede öğrenci iken, bir iki nadir bulunan kitap ve dergi için, yaz-kış, soğuk-sıcak, rüzgârlı-yağmurlu, uzak-yakın vs demeden daha doğrusu diyemeden, zorunlu olarak, Milli Kütüphanenin yolunu tutar fiş katalogları içine gömülürdük. Gerçi bunun da bambaşka bir zevki vardır, artık onu da başka bir yazıda anlatmak lazım. Milli Kütüphane o zamanlar şimdiki yerine, Kumrular sokaktan yenice taşınmıştı…Neyse konuyu fazla uzatmayayım ve dağıtmayayım. Şimdilerde tembelleştim. Bu işi bilgisayarın başından yapıyorum.
Bu işlerle benim gibi haşır neşir olanlar bileceklerdir, makalelerle ilgili olarak hizmete sunulmuş olan iki bibliyografya vardır, birisi “Cumhuriyet Dönemi Makaleler Bibliyografyası, bu 1923-1999 dönemini içerir, diğeri de Türkiye Makaleler Bibliyografyası ki bu da 1995’den günümüze yayınlanan dergilerdeki makaleleri kapsar.

Bunlardan daha önce hazırlandığı, bir bakıma içeriği gibi kendisi de görece eski olan, ilkinde herhangi bir aksaklıkla karşılaşmaksızın epey bir tarama yaptıktan sonra sıra geldi ikincisine, o ne güzel menüler, renkli künyeler, çeşitli şekillerde dizin yapma imkânları falan, malum devir imaj devri…
Künyeleri taramaya başladım ama o da ne? Program 1000 künyeden fazlasını görmeye izin vermiyor. Hoppalaaaa, eeee ne olacak şimdi? Ya bana lazım olanlar 1001, 1083 veya 1124. künye ise? Olmazzzz yassak hemşerim onları göremezsin. Bu arada bir başka sıkıntı ile daha karşılaştım; Ben bir takım dergilere bakmak istiyorum program ısrarla bana onların yanı sıra başkalarını da gösteriyor. Israr da etmiyor aslına bakarsanız, doğrudan dayatıyor.
Doğaldır, bir aksama olmuştur diyerek bunu nereye bildirebilirim de bu muazzam hizmet daha verimli ve aksamadan sürer diye web sayfasının diğer köşelerine de bir göz attım, aradığım oradaydı işte; “Sizin bu program hakkındaki görüşlerinize ihtiyacımız var. Lütfen her türlü görüşlerinizi bize yazın” diyorlardı. Yaşadığım bu aksilikleri hemen verilen adrese bildirdim ve durumu anlattım.
Sağolsunlar (programı hazırlayan şirket sanırım) hemen ilgilendiler ve bana ertesi gün daha 24 saat olmadan 15 Haziran 2009’da (imlasına dokunmadan verdiğim şekliyle) aşağıdaki cevabı yazdılar:

Sayın Harun Tuncel,
vakit ayırıp bize görüşlerinizi bildirdiğiniz için teşekkür ederim.
Birinci sorunuz ile ilgili: Ben "US Düşün ve Ötesi" ile arama yaptığımda yalnızca bu dergiye ait 114 makale gelmekte.
Bize biraz daha ayrıntılı olarak yaptığınız işlemleri (Nerede hangi linke tıkladığınızı ve/veyahangi alanlara ne yazdığınızı ) belirtirseniz, bizde ona göre işlem yapabilir ve hatamızı bulabiliriz.
İkinci sorunuza gelince: Bu programın amacı istenilen bir konudaki makalelere ulaşmaktır. Örneğin programda siz "Felsefe" kelimesini içeren makaleleri aradığınızda size 10,000 makale listelese bu sizin işinize fazla yaramaz, (Eğer istatistiksel bir çalışma yapmıyorsanız) çünkü bu makaleleri inceleme fırsatınız olmayacaktır. Burda programın amacı sizin istediğiniz bir konuya EN YÜKSEK oranda karşılık gelen makaleleri listelemektir. Bunun için de siz, birden fazla kelime veya konuyla ilgili az rastlanan kelime girmelisiniz.Bu şekilde bir arama yaparsanız aradığınız konuyla ilgili makale bulma olasılğınız artar. Diğer bir neden de programın verimliliğini artırmak için böyle bir sınırlamaya gilidilmiştir.
Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur.
Saygılarımla,
(İsim Soyisim)
(Firma Adı)


Bunun üzerine ben de bugün (16 Haziran 2009 saat: 01.00'de) aşağıdaki yazıyı yazdım (Yazıdan buraya naklederken, gereksiz olacağı düşüncesiyle sadece internet bağlantı adresleri çıkartılmıştır) bakalım sonu ne olacak, ne demişler:
Görelim Bakalım Mevlam Neyler,
Neylerse Güzel Eyler.


Sayın (İsim ve soyisim, Firma adı)
ve Sayın Milli Kütüphane ilgilisi,

Türkiye Makaleler Bibliyografyası'ndaki bazı aksaklık, yanlışlık ve uygulama hatası ile ilgili olarak dün yazdığım mesaja hemen cevap verdiğiniz için ilginize öncelikle teşekkür ediyorum.

Sayın ........, aşağıda örneği olan mesajınızda hatalarla ilgili işlem basamaklarını istemiştiniz pek çok örneğin az bir bölümünü aşağıda veriyorum.

İkinci konu ise künye taramalarında neden sadece 1000 tane künye verildiği idi, cevabınızda çok haklı görünüyorsunuz ama yanıldığınız bir konu var, basitce onu da izah edeyim:

Diyelim ki 300 konu kodlu "Toplum Bilimleri" gibi genel bir başlıkta tarama yapacağım, siz bana sadece 1000 künye veriyorsunuz, neye göre seçerek? Hiç bir ölçünüz yok ki elinizde benim toplum bilimlerinde hangi alt başlıklarda arama yaptığımı, neye ihtiyacım olduğunu soruşturmadınız ki sadece kriterleri meçhul ve müphem, keyfiyetle belirlenmiş 1000 künye veriyorsunuz.
Sizin aşağıdaki mesajınızda büyük harflerle belirttiğiniz "istediğim konuya EN YÜKSEK oranda uyan makaleleri" nasıl seçtiniz? Zaten bunların tümü Toplum Bilimleri değil mi? Yani zaten doğrudan o konunun kendisini oluşturmuyor mu?, Şayet öyle değil de toplum bilimleri içinde başkaları da var ise işte o zaman da vay halimize demek gerekir.

Ben geçen hafta bir çalışmam için gene Milli Kütüphanenin "1923-1999 Cumhuriyet Dönemi Makaleler Bibliyografyası"nı taradım, karşıma kimi zaman 10 künye çıktı, kimi zaman 1468 künye, kimi zaman daha fazlası ve ihtiyacım olduğu için hiç de gocunmadan zaman ayırdım tümüne baktım ve benim açımdan da çok faydalı oldu. Bırakınız insanlar özgürce aramalarını yapsınlar, bence yapılması gereken, sizinki gibi keyfiyete dayalı olan kısıtlamalar değil, anahtar kelimeler aracılığıyla da künye grupları içinde tarama yapılabilmesine imkân tanımaktır.

Siz şimdi bu programın tanıtımında öğünerek 155.000den fazla künyeden tarama yapılabilir diyorsunuz, ama tüm harflerde 1000 künye görünmesine izin verdiğinizi düşünürsek ki, kiminde bu kadar zaten yok, toplam sayı 30.000lerde kalıyor, geriye kalan 125.000 künyeyi de artık tahmin edeceğiz herhalde. Kısacası program mevcut haliyle sizin ifadenizle "Verimliliği yüksek" falan da değil, tam tersine mevcut koşullarda istatistiksel olarak bir bilinmeyenli denklem hesabıyla verimliliği sadece % 4.

Şimdi gelelim taramalardaki aksaklıkların örneklerine, uslubumda sizi fazla üzmemek için biraz esprili yazdım, mazur görün:
Diyelim ki yayınlarda bir tarama yapmak istiyorum, açtım yayınlar menüsünü, ve ‘A’ harfini tıkladım, oradan da Afyon Kocatepe Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi'ni açıyorum:
791 makale diyor, ama, Afyon Kocatepe Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi'ne ait olması gerekirken içinde ilk sayfalarda “Özgür Üniversite Forumu” da var, 5. sayfasında olduğu gibi “US Düşün ve Ötesi” de var, “OLBA” da var, “Tarım Ekonomisi Dergisi" de var, bu diğer sayfalarda da böylece sürüp gidiyor.

Bir başka örnek:
Yine A harfi ve diyelimki “Argos Gemicileri” ni taramak istiyorum, sağ tıklayıp yeni sayfada açıyorum: 245 makale görünüyor:
Ama “Argos Gemicileri”nin dışında başka künyeler de var. Hatta ilk sayfasında bu dergiden eser yok, sadece “İGEMEden Bakış” ve ne idüğü belli olmayan (Tahmin yürüterek İGEMEden Bakış'a ait olduğunu düşündüğüm) künyeler var. Devamında araya “International Journal of Music in Turkey” de giriyor. Ve tabi bunların arasında da görebilirseniz şayet tek tük “Argos Gemicileri” var!

Epey harf atlayıp tamamiyle koşulsuz olarak “O” harfini tıklıyorum. Gözüme Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi takılıyor, sağ tıklayıp yeni sayfada açıyorum: 779 makale varmış, amaa o da ne karşımda bu defa da “Türk Kütüphaneciliği Dergisi" var. Belki o da lazım olur!!

Birkaç harf daha atlayalım ve bu defa da yine tümüyle koşulsuz olarak “U” harfine bakalım. Benim niyetim Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, yine sağ tıklayıp yeni sayfada açıyorum, 734 makale varmış. Her ne kadar benim niyetim başka bir dergi idi ama olsun ne zararı var, birkaç dergi daha çıkıveriyor karşımıza, hangisini beğenirsek artık: Biraz, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nden, biraz da Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi içinden makale bakalım, hah nihayet bir tane buldum, ikinci sayfanın sonuna doğru bir künye benim aradığım dergiye ait!!! Burada toplam 46 sayfa var, üşenmedim saydım, bana lazım olduğunu varsaydığım derginin (Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi) kaç makalesi var acaba diye, sonuç çok komik, sadece 147 tane yani 734 künyenin kabaca % 20si bu dergiye ait....

Varın gayri gerisini de siz düşünün ve hesaplayın.

7 Mart 2009 Cumartesi

Coğrafyacıların İstihdamı

Coğrafyacıların İstihdamı

Akademik Yapılanma

ÖSYM 2008 yılı ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’na göre Coğrafya, Coğrafya Eğitimi ve diğer bazı sosyal bilimler bölümlerinin akademik yapılanması şu şekildedir. Tüm Türkiye’de Coğrafya bölümü bir tanesi özel eğitim kurumu (Fatih Üniversitesi) olmak üzere sadece 19 üniversitede bulunmaktadır. Bunlardan birkaç tanesi son bir iki yıldır öğrenci almaya başlamıştır ve henüz mezun vermemiştir. Ayrıca mevcut programlardan sadece 6 tanesi ikinci eğitime de öğrenci kabul etmektedir. Bunların dışında Türkiye’de çeşitli üniversitelerde 8 tane de Coğrafya Eğitimi Bölümü bulunmaktadır.
Kontenjan ise 1350 coğrafya bölümü, 330 coğrafya eğitimi olmak üzere toplam 1680 kişidir. Buna karşılık, ülkemizdeki üniversitelerde 113 tane Türk Dili ve Türk Edebiyatı ile eğitimi bölümü, 91 adet sosyoloji, felsefe grubu bölümü ve 70 tane de tarih ve tarih eğitimi bölümü ve son olarak da 42 sosyal bilgiler eğitimi bölümü vardır.


Lisans Öğrencisi Sayıları

Türk yüksek öğretim sistemi içerisinde çeşitli üniversitelerde Edebiyat, Fen-Edebiyat ve DTCF fakültelerindeki Coğrafya bölümlerinde toplam 3500 öğrenci eğitim görmektedir. ÖSYM verilerine göre 2007-2008 öğretim yılında bunlara 933 ilave olmuş, diğer taraftan 2006-2007 yılında ise 597 kişi mezun edilmiştir. Bunun dışında çeşitli eğitim fakültelerinin Coğrafya Öğretmenliği bölümlerinde yeni kayıt 233, mevcut öğrenci 1328 ve mezun 243 kişidir. Bir yılda, her iki türdeki eğitim programlarından mezun olanların toplam sayısı 840 kişidir.

Öğretim Elemanı Sayısı

İlgili dallarda eğitim öğretim faaliyetini sürdüren toplam 218 akademik personel görev yapmaktadır. Bunların büyük bölümü Fen-Edebiyat, Edebiyat fakültelerindedir. 2007-2008 eğitim öğretim yılı itibariyle bunların Unvanlarına göre dağılışı, 28 Profesör, 22 Doçent, 75 Yardımcı Doçent, 3 Öğretim görevlisi ve 37 Araştırma Görevlisi şeklindedir. Geriye kalan 52 akademik personel ise Eğitim fakülteleri bünyesinde görev yapmaktadır.

Mezunların İstihdamı

Coğrafya bölümlerinden mezun olanlar almış oldukları eğitim sayesinde çeşitli kamu kurumlarında ve eğitim kurumlarında görev alabilmektedir. Coğrafya bölümü mezunlarının görev yapabildikleri başlıca kamu kurumları şunlardır: Milli Eğitim Bakanlığı, DPT, TUİK, MTA, DSİ, DMİ, EİEİ, Karayolları Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Belediyeler. Coğrafya Bölümü mezunları bunların dışında özel eğitim kurumlarında öğretmen ve okudukları derslerle ilişkili biçimde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) analizcisi-uygulayıcısı olarak mühendislik şirketlerinde ve bilişim şirketlerinde de görev yapabilmektedirler.

MEB verilerine göre Ülkemizde 4272 dershane ve 683 tane de özel ortaöğretim kurumu vardır, bunun dışında MEB’na bağlı ortaöğretim kurumu sayısı da 1973 genel lise, 926 Anadolu lisesi, 85 Fen lisesi ve 72 adet de diğer liseler olmak üzere toplam 3056’dır.

Burada son yıllara ilişkin sağlıklı veri bulunabilmesi sebebiyle sadece MEB bünyesindeki durum ele alınmıştır.

Coğrafya ve coğrafya eğitimi bölümlerinden 2006-2007 yılında mezun olan toplam öğrenci sayısı 840 kişidir. Milli Eğitim Bakanlığının 2008 yılı içerisinde bu branşta yaptığı toplam atama miktarı ise 494 kişidir. Bir başka ifadeyle mezunların % 60 kadarı MEB bünyesinde istihdam edilebilmektedir. Öte yandan coğrafya bölümü öğrencilerinin büyük bir bölümü de özel sektörde çalışmayı tercih etmekte, öğrencilikleri sürecinde özel dershanelerde öncelikle stajyer öğrenci adı altında çalışmaktadırlar. Bunlardan arzu edenleri mezuniyetlerini takiben bu kurumlarda görev alabilmektedir. Diğer taraftan çeşitli diğer kamu kurumlarında ve özellikle CBS kullanımına, mekânsal analizlere ihtiyaç duyan mühendislik şirketleri ile belediyelerde de çalışanlar vardır.

Coğrafya öğretmenliği atamalarında aday miktarının azlığını atamalarda bir ölçüt olarak kullanılan KPSS taban puanlarında da görmek mümkündür. Nitekim 2008 yılı döneminde Coğrafya atamalarında taban puan 75.7’ye kadar gerilemiştir. Oysa diğer sosyal bilim dallarında en düşük taban puanlar, Tarih için 82.9, Türkçe ve Edebiyat için 79.1, Felsefe grubu için 82, Sosyal Bilgiler için ise 81.4 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan mezunların atanma oranlarında da coğrafya ile diğer dallar arasında belirgin farklar vardır.
Mevcut koşullar altında çeşitli sosyal bilim dallarındaki mezun sayıları ile MEB atanma miktarı ve atanma oranları karşılaştırıldığında, felsefe grubu için atanma oranı % 8.2 ye kadar düşmüştür. Bu değer tarih bölümü mezunları için % 9.7, Sosyal Bilgiler mezunları için % 31.4, Türkçe-Edebiyat mezunları için ise % 36,8 gibi düşük değerlerde iken Coğrafya mezunlarında oran % 58.8’e çıkmıştır.
Bir başka ifade ile, istihdam sıkıntısı olmayan, kamu ve özel sektörden pek çok kesim tarafından aranan ve en kolay iş bulunan mesleklerden birisi Coğrafyadır.

Kaynaklar:
ÖSYM 2008 ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu.
ÖSYM 2007-2008 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri (s.121, 124, 360)

21 Şubat 2009 Cumartesi

Yayınlarım

Aşağıda bilimsel yayınlarımın bir listesi var, ilgili satırların hemen altında verdiğim bağlantılardan bilgisayarınıza indirerek okuyabilirsiniz. Bağlantılardan ölmüş olan varsa lütfen bildirin...

Tümünü birden indirmek isterseniz tek bağlantı olarak (60 mb)
http://rapidshare.com/files/200901314/Harun_Tuncel_Yayinlari.rar

2009, "Kentsel Mekânların Kullanımı ve Seyyar Satıcılık: Diyarbakır Örneği" (T. Kılıç ile birlikte) Ankara Üniversitesi V. Ulusal Coğrafya Sempozyumu (16-17 Ekim 2008) Ankara. (Baskıda)
http://rapidshare.com/files/200916651/Harun_Tuncel_T._Kilic_Kentsel_Mekanin_Kullanimi.pdf

2009, "Kentsel Mekânın Algılanması: Elazığ Örneği" Ankara Üniversitesi V. Ulusal Coğrafya Sempozyumu (16-17 Ekim 2008) Ankara. (Baskıda)
http://rapidshare.com/files/200912695/Harun_Tuncel_Kentsel_Mekanin_Algilanmasi.pdf

2007, "Geleneksel Ticaret Mekânı Olarak Türkiye'de Haftalık Pazarlar" 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi -ICANAS 38- (10-15 Eylül 2007), Ankara. Bildiri Özetleri Kitabı s. 896-897.
http://rapidshare.com/files/200911150/Harun_Tuncel_Geleneksel_Ticaret_Mekani_Olarak_Tuerkiye_de_Haftalik_Pazarlar.pdf

2006, “Doğu Karadeniz Dağlarının Glasyal Morfolojisi” 1. Uluslararası Coğrafya Çalışmaları: Pleistosen’den Günümüze Anadolu ve Kafkaslarda Yüksek Dağlık Alanlar (9-13 Haziran 2003). Bildiriler Kitabı s. 28-42, Van. (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte)
http://rapidshare.com/files/200910742/Harun_Tuncel_Dogu_Karadeniz_Daglarinin_Glasyal_Morfolojisi.pdf

2006, “Doğu Karadeniz Dağlarında Yaylacılık”. 1. Uluslararası Coğrafya Çalışmaları: Pleistosen’den Günümüze Anadolu ve Kafkaslarda Yüksek Dağlık Alanlar (9-13 Haziran 2003). Bildiriler Kitabı s. 66-83, Van. (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte)
http://rapidshare.com/files/200910556/Harun_Tuncel_Dogu_Karadeniz_Daglarinda_Yaylacilik.pdf

2006, "Türkiye'nin Kırsal Pazar Bölgeleri" Ankara Üniversitesi IV. Ulusal Coğrafya (Avrupa Birliği Sürecindeki Türkiye'de Bölgesel Farklılıklar) Sempozyumu (25-26 Mayıs 2006) Ankara. Bildiriler kitabı s. 63-72, Ankara.
http://rapidshare.com/files/200914395/Harun_Tuncel_Tuerkiye_nin_Kirsal_Pazar_Bolgeleri.pdf

2005, "Coğrafya Çalışmalarında Kullanılan Sayısal Verilerin Özellikleri" Prof. Dr. Halil Narman Armağanı s. 117-132. ISBN 975 394 051 3. Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200910067/Harun_Tuncel_Cografya_Calismalarinda_Kullanilan_Sayisal_Verilerin_Ozellikleri.pdf

2004, “Glacial Morphology of Eastern Black Sea Mountain (Turkey)” Caucasian Geographical Review No: 4 p. 46-51 Tiflis-Gürcistan. (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte)
http://rapidshare.com/files/200911324/Harun_Tuncel_Glacial_Morphology_of_Eastern_Black_Sea_Mountains__Turkey_.pdf

2004, “Doğu Karadeniz Dağlarında Yaylacılık” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C:14, S:2, s. 49-66. (G. Gürgen, İ. Çiçek, A. F. Doğu ile birlikte) Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200910556/Harun_Tuncel_Dogu_Karadeniz_Daglarinda_Yaylacilik.pdf

2003, “Anadolu Şehirlerinde Semt Pazarları: Elazığ Örneği” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C: 13, S: 1 s.49-70. Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200902586/Harun_Tuncel_Anadolu_Sehirlerinde_Semt_Pazarlari.pdf

2002, “Türk Öğrencilerin Zihin Haritalarında İslam Ülkeleri” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C: 12, S: 2 s.83-103. Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200916249/Harun_Tuncel_Tuerk_Ogrencilerin_Zihin_Haritalarinda_Islam_Ulkeleri.pdf

2001, “Coğrafya Çalışmalarında Konu Seçimi” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C: 11, S: 1 s.87-98. Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200909854/Harun_Tuncel_Cografya_Calismalarinda_Konu_Secimi.pdf

2000, “Türkiye’de İsmi Değiştirilen Köyler” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C:10, S: 2 s.23-34. Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200915874/Harun_Tuncel_Tuerkiye_de_Ismi_Degistirilen_Koyler.pdf

2000, “Türk Coğrafya Kurumu Meslek Haftaları” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C: 10, S: 2 s.231-251. (D. Üçeçam ile birlikte) Elazığ.
http://rapidshare.com/files/200916435/Harun_Tuncel_Tuerk_Cografya_Kurumu_Meslek_Haftalari.pdf

2000, “Akdağ’ın Buzul ve Karst Jeomorfolojisi (Fethiye-Muğla)” MTA Cumhuriyetin 75. Yıldönümü Yerbilimleri ve Madencilik Kongresi Bildiriler Kitabı I, s. 371-385, Ankara. (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte)
http://rapidshare.com/files/200901563/Harun_Tuncel_Akdag_in_Buzul_ve_Karst_Jeomorfolojisi.pdf

1999, “Ayıini Mağarası (Kayseri)” AÜ DTCF Dergisi C: 39, S:1-2, s.335-345. (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200903953/Harun_Tuncel_Ayiini_Magarasi.pdf


1999, “Akdağ’ın Jeomorfolojisi ve Bunun Beşeri Faaliyetler Üzerindeki Etkisi (Fethiye-Muğla)” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 7, s.95-120, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200901885/Harun_Tuncel_Akdag_in_Jeomorfolojisi_ve_Bunun_Beseri_Faaliyetler_Uzerindeki_Etkisi.pdf

1998, “Bulut-Altıparmak Dağlarında Buzul Şekilleri, Yaylalar ve Turizm” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 6, s.63-91, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200909484/Harun_Tuncel_Bulut-Altiparmak_Daglarinda_Buzul_Sekilleri_Yaylalar_ve_Turizm.pdf


1996, Mobilités et Investissements Des Emigres -Maroc, Tunusie, Turquie, Senegal. (p. 226-234: “Develi-Kayseri, le centre de l’Anatolie” başlıklı bölüm tarafımdan yazılmış ve diğer yazarlardan olan Stephane de Tapia Fransızca’ya tercüme etmiştir) (E. Mung, H. Boubakri, M. Lazaar vd. ile birlikte) Harmattan, ISBN 2-7384-4915-8. Fransa.


1996, “Üç Doruk (Verçenik) Dağında Buzul Şekilleri, Yaylalar ve Turizm” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 5, s.29-52, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200914187/Harun_Tuncel_Uc_Doruk__Vercenik__Daginda_Buzul_Sekilleri_Yaylalar_ve_Turizm.pdf

1996, “Periliin Mağarası”. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Araştırmaları Dergisi S:4, s.131-144, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200913497/Harun_Tuncel_Periliin_Magarasi.pdf


1996, “Mezraa Kavramı ve Türkiye'de Mezraalar” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 5, s.73-98, Ankara.
http://rapidshare.com/files/200912937/Harun_Tuncel_Mezraa_Kavrami_ve_Tuerkiye_de_Mezraalar.pdf

1996, “Mezraa Kavramı ve Türkiye'de Mezraalar” Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Araştırmaları Dergisi S:4, s.49-70, Ankara.
http://rapidshare.com/files/200912937/Harun_Tuncel_Mezraa_Kavrami_ve_Tuerkiye_de_Mezraalar.pdf

1996, “Develi İlçesinin Turizm Potansiyeli” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Der. C:8, S: 1 s.341-358.
http://rapidshare.com/files/200910318/Harun_Tuncel_Develi_Ilcesinin_Turizm_Potansiyeli.pdf


1995, “Türkiye'de Çığ Sorunu ve Bugünkü Durumu” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 4, s.1-18, (İ. Gürer ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200914857/Harun_Tuncel_Tuerkiye_de_Cig_Sorunu_ve_Bugunku_Durumu.pdf

1995, “Snow Avalanche Incidents in North-Western Anatolia, Turkey durind December 1992” Natural Hazards, Journal of the International Society for the Prevention and Mitigation of Natural Hazards, Vol:11, No:1 p. 1-16, (İ. Gürer, Ö. M. Yavaş, T. Erenbilge, A. Sayın ile birlikte)
http://rapidshare.com/files/200913689/Harun_Tuncel_Snow_Avalanche_Incidents_in_North-Western_Anatolia.pdf


1995, “Mezraa Kavramı ve Türkiye'de Mezraalar” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C: 7, S: 1-2 s.263-280.
http://rapidshare.com/files/200912937/Harun_Tuncel_Mezraa_Kavrami_ve_Tuerkiye_de_Mezraalar.pdf

1994, “Türk Coğrafya Kurumu Bibliyografyasına Ek”. AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 3, s.371-380, Ankara.
http://rapidshare.com/files/200917200/Harun_Tuncel_Tuerk_Cografya_Kurumu_Bibliyografyasina_Ek.pdf

1994, “Periliin Mağarası”. AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 3, s.291-308, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200913497/Harun_Tuncel_Periliin_Magarasi.pdf


1994, “Göller (Hunut) Dağında Buzul Şekilleri, Yaylalar ve Turizm” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S:3, s.193-218, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200911607/Harun_Tuncel_Goller__Hunut__Daginda_Buzul_Sekilleri_Yaylalar_ve_Turizm.pdf

1994, “Batı Karadeniz'de Çığ Olayları”. AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 3, s.79-92, (İ. Gürer, A. Sayın ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200909244/Harun_Tuncel_Bati_Karadeniz_de_Cig_Olaylari.pdf


1993, “Sultan Sazlığı Ekosistemi” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 2, s.275-288, (U. Özesmi, M. Somuncu ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200913949/Harun_Tuncel_Sultan_Sazligi_Ekosistemi.pdf


1993, “Kaçkar Dağı'nda Buzul Şekilleri Yaylalar ve Turizm” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S:2, s.157-183, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200912010/Harun_Tuncel_Kackar_Daginda_Buzul_Sekilleri_Yaylalar_ve_Turizm.pdf

1993, “Kaçkar Dağı'nda Buzul Şekilleri Yaylalar ve Turizm” AÜ DTCF Dergisi C: 36, S:1-2, s.53-78, (A. F. Doğu, İ. Çiçek, G. Gürgen ile birlikte) Ankara.
http://rapidshare.com/files/200912010/Harun_Tuncel_Kackar_Daginda_Buzul_Sekilleri_Yaylalar_ve_Turizm.pdf

1992, “Türkiye'de (1966-1986 Yılları Arasında) Arıcılığa Genel Bir Bakış” AÜ Türkiye Coğrafyası Dergisi S:1, s.97-126, Ankara.
http://rapidshare.com/files/200915171/Harun_Tuncel_Tuerkiye_de_Aricilik.pdf


1991, “Meydancık (Artvin) Çevresinde Coğrafya Gözlemleri” Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Uygulama ve Araştırma Merkezi 1. Sempozyumu (Bildiri Özetleri s. 7).


1990, “Doğal Çevre Sorunu Olarak Çığlar ve Türkiye'de Çığ Olayları” Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Araştırmaları Dergisi S:2, s.43-70. Ankara.
http://rapidshare.com/files/200914672/Harun_Tuncel_Tuerkiye_de_Ciglar.pdf


1990, “Avalanches as Natural Hazard and Avalanches in Turkey” Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Araştırmaları Dergisi S:2, s.71-98. Ankara.
http://rapidshare.com/files/200902774/Harun_Tuncel_Avalanches_In_Turkey.pdf

17 Şubat 2009 Salı

Pazarlara, Pazar ola!

(Türkiye'deki Pazarlarla ilgili yaptığım araştırmanın önsözü)
Pazarlara, Pazar ola!

Çocukluk yıllarım, 1960-1970 yılları arasında, Ankara’nın Seyran Bağları semtinde bağların hala çoğunlukta olduğu zamanların sonlarında geçti. Büyük bir bağ evininin farklı kısımlarında birkaç komşu ile birlikte kiracı olarak oturuyorduk, bahçemizde tavuklarımız evimizde kedimiz vardı. Buzdolabı yaygın değildi sadece zenginlerin evlerindeydi, onun yerine tel dolap kullanılıyordu. Annemle zaman zaman, Bağlar Caddesinden aşağıya doğru yürüyerek, şimdiki Sıhhiye çok katlı otoparkının bulunduğu yerde kurulan pazaryerine giderdik.

Pazarın hemen yanı başında, insanların güvenliğini sağlamak için olacak, boydan boya uzanan tahta perdeler hatırlıyorum. Bunların arasından bakıldığında İncesu deresi görünürdü. Aklımda koku kalmamış. Belki de kokmuyordu o yıllarda suyu temizceydi, tam hatırlamıyorum. Ama pazarın canlılığı hala dün gibi gözümün önünde duruyor. Pazar hep kalabalık olurdu, ya da çocuk aklımda öyle kalmış. Satılanlar içinde en çok hatırladığım, kıvırcık marullarla yan yana satılan küçük kırmızıturp demetlerinin oluşturduğu renk uyumu. Aldıklarımızı filelere yahut pazar alışverişi için özel olarak dikilmiş kulplu kumaş torbalara koyardık. Bunda da dikkatli olmak ve alınanların nazeninliğini kollamak gerekirdi, en alta ezilmeyecek, zedelenmeyecek, üzerindeki yükten etkilenmeyecek olan patates, kuru soğan gibi ürünler konurdu. Pazar alışverişi bittiğinde bazen yürüyerek bazen de o yıllarda sayıları zaten çok az olan dolmuşlardan birisine binerek eve doğru yola çıkardık.

Yıllar sonra evlendiğimde de pazar alışkanlığı sürdü. Bu defa alışveriş yaptığımız pazar sayısında da artış olmuştu. Sıhhiye pazarından gene bir şeyler alıyorduk. Özellikle yaz aylarında, o dönemdeki işyerim olan DTCF’deki odamızda, kadim dostlarım A. Fuat (Doğu) ağabey, İhsan (Çiçek) ve Gürcan (Gürgen) ile çarşamba günleri öğle yemeklerinde pazardan aldığımız üzüm, domates, salatalık, kavun ya da karpuzu, peynir ekmekle birlikte afiyetle yerdik. Alışveriş işi çoğunlukla Gürcan ile benim görevimizdi. Diğerleri de o sırada yemekten sonra içilecek olan çayı demlerler, masayı hazırlarlardı, sonrasında aramıza bir arkadaşımız, kardeşimiz daha katıldı, Necla (Sırakaya – Türkoğlu), ve kendiliğinden sofrayı kurma işini üstlendi.

Benim işyerinden geç çıkacağım çarşambaları ki, çoğunda zaten geç ayrılırdım fakülteden, eğer pazardan alınacak bir şeyler var ise hep sevgili eşim Ayla bu işi hallederdi sağolsun, aldıklarını otobüsle evimize taşırdı. Pazar torbalarının yerini değişik boylarda kalitesiz, koyu renkli naylon poşetler almıştı. Eğer fazla bir şeyler alırsanız kulpu önce biraz süner ve ardından da kopuverirdi. Bu yıllarda aynı alanda cumartesi günleri de pazar kuruluyordu, fakat evimiz uzakta, Subayevleri semtinde olduğu için ona pek gidilmezdi. Bunun yerine yine aynı gün Aydınlıkevler semtinde kurulan pazardan alışveriş yapardık. Şayet her hangi bir sebeple bu pazara gidememişsek bu defa da pazar günleri, Ziraat mahallesinde Dışkapı SSK hastanesi yanı başındaki alanda kurulan Dışkapı pazarı imdadımıza yetişirdi.

Kızlarımız okuma çağına geldiğinde biz de Elazığ’a taşındık, pazar alışkanlığımızla birlikte elbette. İlk oturduğumuz ev pazartesi günleri kurulmakta olan pazara yürüme mesafesindeydi. Kızlarımı okula bırakıp dönerken pazar kurulmuş oluyordu, böylece köylülerin bahçelerinden toplayıp getirdikleri doğal ürünleri de sabahın bu erken saatlerinde bulmam mümkündü. Dalından yeni kopmuş, mis gibi kokan, yerli tohumdan üretilmiş domatesler, hıyar ve yeşil biberler…Sabah saatlerinde pazara gitmek mümkün olmamışsa akşamüstlerini kaçırmıyordum. Köylülerin ürünleri kalmıyordu bu saatlere fakat bu defa da, esnafın müşteriyi çekmek için tezgâhların önüne dizdiği gösterişli malları almam kolaylaşıyordu.

İlk birkaç aydan sonra pazar esnafının dürüstlüğüne yürekten inandığım yedi sekiz tanesi ile ahbaplığa bile başlamıştım. Pazara bazen diğer kadim dostlarım Ali (Yiğit) ve Erdal (Karakaş) ile gidiyorduk. Arkadaşlarla birlikte gitmeyi tercih ettiğimiz cumartesi günü kurulan pazar daha canlı, kalabalık oluyordu. Pazarcıların tezgâhlarına yaklaştığımızda selam verdikten sonra bazen yarım saati geçen sohbetler yapıyor çaylarını içiyorduk. Bu sırada onlar da hem bizimle konuşuyor hem de siparişleri hazırlıyorlardı.

Bu pazar esnafı ile arkadaşlığımız yerini, zaman içinde dostluğa bıraktı. Bu dönem içinde pazarlar, benim sadece alışveriş yaptığım yerler olmaktan da çıkmıştı. Artık o mekânlara birer araştırma alanı gözüyle bakıyor, yapılacak işleri kafamda biçimlendiriyordum. Sonunda iki öğrencime bitirme tezi olarak bu pazarları incelettim. Fakat içimdeki pazar tutkusu büyümüştü, yerini daha fazla daha başka pazarlar aldı. Bu defa da tüm ülkenin pazarları zihnimi kurcalamaya başlamıştı. Geçmişten günümüze, sayı, mekân, dağılış gibi pek çok nitelikleri bakımından değişimleri nasıldı, ne tür pazarlar vardı? Bunları merak etmeye başlamıştım. Zorlu bir süreç olacağını biliyordum. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana pazarlarla ilgili sayısal verileri toplamak bile yıllarımı aldı. Ama zevkli bir uğraş, yorgunluktu benim için. Sayısal verilerin derlenmesi sırasında daha öncesinde yazılmış, bir kısmı pazarlarla doğrudan ilgili Türkçe ve yabancı dillerdeki kitap ve makaleleri de topluyordum. Bu dönemde de çevremden pek çok yardım aldım.

Çalışmanın başlangıcından bu güne değin, değişik konularda pek çok destek gördüm, haklarını teslim etmem çok zor ama elimden geldiğince anmak ve hiç değilse bir kuru teşekkür etmek istiyorum.

Çalışmanın özellikle veri toplanması aşamasında, pek çok öğrencim yardımcı oldu. Kendi yöreleriyle ilgili olarak, hazırladığım anketleri uyguladılar, sayısal veriler derlediler, fotograflar çektiler. Bunlar arasında bazılarının adını anmadan geçmek olmaz, Fatma Yıldız, Selma Çiftçi Aylı, Yasemin Şur, Mustafa Yıldız, Mustafa Kara, Savaş Bademci, Hıdır Erdoğan, Nebi Parmaksız, Rıfat Özeyranoğlu, Fatih Gezman, Muteber Önder bunların başlıcaları ve adlarını buraya yazamadığım diğerleri…

Özellikle il ve ilçe merkezlerindekiler ile diğer belediyelerden, kaymakamlıklarla valiliklerden de pek çok yardım gördüm. Kendilerine gönderdiğim bilgi formlarını doldurarak geri yolladılar, hepsine teşekkür ederim. Bazıları ise hiç oralı olmadı; İstanbul Şişli, Ankara Çankaya ve Ankara Elmadağ belediyeleri gibi… Bunlara defalarca yazmama rağmen ilginçtir hiç bir cevap alamadım.

Kıymetli arkadaşlarım İhsan Çiçek, Gürcan Gürgen, Necla Türkoğlu, Ali Yiğit, Erdal Karakaş, Levent Uncu ve Mutlu Yılmaz’ın yurtiçi ve yurtdışında erişemediğim kimi yazıları temin etmemde büyük yardımları oldu, hepsine de benim için harcadıkları emekleri için teşekkür ediyorum. Fırat Üniversitesinden Mehmet Aygün hocanın, öğrencim Hamdi Çara’nın Avusturya’dan bin bir zahmetle bulup gönderdiği, Almanca kitabın neredeyse tümünü beni kırmayarak tercüme etmesini unutamam. Hatay ilinde, Antakya ile ilçe merkezlerinde, kasabalar ve köylerde kurulan pazarları doktora öğrencim Veysel Kuşcu ile birlikte dolaştık. Çalışmalarımdaki pek çok çizimi Döndü Üçeçam Karagel bilgisayarda yeniden hazırladı, ellerine sağlık, ayrıca eşiyle (Hulusi) birlikte pek çok yerden pazarlarla ilgili veriler derlediler, fotograflar çektiler, sağolsunlar. Usta karikatürist Latif Demirci, pazarlarla ilgili çizimlerini kullanmama izin verdi, ne kadar teşekkür etsem azdır.

Ailem: eşim, çocuklarım, çalışmam için hep fırsat tanıdılar, kendilerini ihmal etmeme göz yumdular. Annem babam ve eşimin ailesi her zaman destek oldular. Ağabeylerim, bilgilerini paylaşıp, kitaplıklarını kullanmamı sağlayarak ufkumu genişlettiler, ablam ve eniştem ile birlikte Ankara’nın sıra dışı pazarlarını dolaşırken eşlik ettiler. Hiç birinin hakkını ödeyemem.

Yardım aldıklarımın çokluğuna bakınca aslında çalışmanın benim değil onlar tarafından yapıldığı açıkça görülüyor, ben sadece toplanan bilgileri düzenleyip yorumladım.

19 Ocak 2009 Pazartesi

Birkaç fotograf ve bir şiir

Fakültede, odamda, 2008'de bir zaman



Odamda çalışıyor pozlarında... bu da geçen sene.



bir gülsün gönül bahçemde,
dalların
tomurcuk tomurcuk,
gonca gonca...
lakin dikenin yok.

bir bülbülüm göklerde,
süzülen...
lakin ötecek dilim yok.

Dikensiz gülü neyleyim gülüm,
ben gülü için ötemeyen bülbülüm...

(Yıllar öncesinde yazdığım bir kaç satır)




Minik akvaryumum







13 Ocak 2009 Salı


Minik akvaryumum, paşa ve duygu (omuzumdaki).
My parrots and little aquarium

Başlangıç

Bu satırlar,
bir başlangıcı anlatıyor.
Neyin başlangıcını?
Yeniliğin, yenilenmenin,
Acemiliğin,
vs. vs. vs...

Bu sayfalarda pek çok farklı konudan bahsetmeyi düşünüyorum.
Geçmişten, şimdiden ve gelecekten...
Ve
Hayata dair.

Hatıralar, hatıralar
Hatırlananlar.
Acı ve tatlı elbette.
Özlenen ve saklanan.
Belki ciddi ve belki komik.

Ya şimdi...
Şimdi diyorum ama aslında daha "şimdiden" o da geçmiş oldu elbette.
Pekiii gelecek?
Ömrümüz varsa göreceğiz.
Gelecek de bir gün gelecek.